Sayfalar



8 Ara 2010

* the tudors *

Malum uzuuuun zamandan beri işsiz olduğumdan dolayı kendimi dizilere ve kitaplara gömmüş durumdayım. Bende fırsat bu fırsat izlemek istediğim dizileri bitirdikten sonra burada paylaşmaya karar verdim. Dün son bölümünü izlediğim The Tudors anlatmaya değer bir diziydi. Mekanlar süper, konu çok ilginç ve sürükleyici, kıyafetler ise mükemmeldi. Keşke o dönemlerdeki kadınların kıyafetleri yine moda olsa dedirtti bana. Gerçi o kat kat etekler ve daracık korselerle araba kullandığımı düşünemiyorum :) Yine de çok ilginç, hem karamsar hem de umut dolu zamanlarmış. Ama yine de o dönemlerde yaşamayı kesinlikle istemezdim.Her an kelle koltukta geziyorlarmış :)

Gelelim dizinin konusuna...8.Henry zamanında geçiyor dizi. Boleyn kızını okuyan ya da izleyenler vardır.Zaten herşeyi karıştıran da bu boleyn kızı.Ne kadınmış mübarek koskoca ülkede yeni bir mezhep oluşuyor onun için. 8. Henry katolik mezhebindeki İngiltere'yi sırf karısı Aragonlu Kathrine'den boşanıp Anne Boleyn ile evlenmek için Roma'dan ayırıyor ve İngiltere kilisesini kuruyor (Anglikan kilisesi) Tabii azmış adam dururmu izni de aldı boşanmak için Boleynden sonra tam 4 kez daha evlenip 6 evlilikle bizim Seda Sayan'a rakip oluyor :) Henry ile evlenenenin başı gülmüyor maalesef. Hani ben Queen of England'ım ohhh ne rahat bana yook.                                                               

1.eş sürgünde çocuğundan uzak fakirlik içinde ölüyor
2.eş kafası kesilerek idam ediliyor
3.eş doğumda ölüyor
4.eş çirkin ve kötü kokuyor diye aşağılanıp boşatılıyor
5.eş yine kafası kesilerek idam ediliyor
6.eş az daha kafir diye hapse atılacakken son anda Henry insafa gelip affediyor

8.Henry rolunde bir taş kişi var ki hem yakışıklılığıyla hem de o dengesiz kişiliği yansıttığı oyunculuğuyla dibimi düşürdü.Johnatan Rhys Meyers ismini umarım ileride daha çoook duyar ve izleriz. Adamı izlerken psikopatlığın iliklerinden aktığını hissedebiliyorsunuz.

Dizide aşık olunası bir karakter daha var ki efendim kendisi 8.Henry nin kankası Suffolk Dükü Charles Brandon. Gerçek adı Henry Cavill olan bu taş kişide dizinin en önemli karakterlerinden biri. Ama o bile kanka bile olsa sürekli G.tü kollaya kollaya geziyor. Dizi hakkında çok spoiler vermeden ancak bu kadar yorum yapabiliyorum bence boş zamanınız olduğunda izlenmeye değececek bir dizi.





SARIŞIN VAMPİR NO:1

Bayram tatilinden dönerken Afyon - İzmir arasında mola verdiğim tesiste kitapçı reyonunda gördüm ve aldım. Konusu ilginç görünüyordu. Çünkü bildiğim kadarıyla ilk defa 5000 yaşında bir vampirin bir orjinalin ağzından bir roman yazılmıştı. İzmir'e döndüğümde heyecanla okumaya başladım. Ancak konu güzel olmasına rağmen "cıkkk olmamış " dedirten yerleri çok fazlaydı.


Bir kere bence bir kadın karakteri erkek yazmamalı. O kadar playboy fantazisi kıvamında tarif ediyor ki vampir hanım kızımız Sita'yı , hiç bir kadın yazar bu kadar kötü tarif edemez bir hemcinsini. Bu da doğal olarak itici duruyor romanı okurken.
Konusu ilginç başlamasına rağmen roman ilerledikçe birbiriyle tutarsız o kadar çok şey oluyor ki ...Yaa hani Sita über güçlü 5000 yaşında ve yenilmez bir vampirdi??? İki kurşun yedi ölüyodu az daha...Yanlışlıkla bir kazık battı romatizmalı yaşlılar gibi sürekli sızım sızım sızlanıyor...Nolduuu yeryüzündeki en güçlü yaratığa?? Bazen o kadar zavallı gösteriyor ki yazar Sita'yı "Yazık kadıncağıza bir gidek yardım edip gelek bari "demeye başlıyosun. Olmaz olamazzzz kardeşim! Sen 5000 yaşında bir vampiri yazacaksın ve onu sık sık loser gibi göstereceksin...Keşke böyle bir konuyu daha iyi yazsaymış çok çok ilginç olabilirdi ve okurken çok zevk alabilirdim .

Kısaca kitabın diğer serilerini okumayı pek düşünmüyorum ama belli olmaz yine de benim sağım solum. Okuduğumda onları da yazarım.
That's all folks!!

* THE VAMPIRE DIARIES *



Tanrımmmm süper bir dizi olmuş.İlk bölümlerinde kitaplarını da okumuş biri olarak beğenmediysem de daha sonra öyle bir sardı ki...Diziport'tan tüm bölümlerini ağzımın suları akaraktan izledim. Dizide Damon Salvatore karakterini canlandıran muhteşem ötesi yaratık Ian Somerhalder bu yaşımda bana resimlerini duvara asma isteği uyandırdı. Damon'un tüm sahnelerinde neredeyse nefesimi tutarak izledim. Kendisi için Adonis , Elf gibi tanımlamalar yapılmış ki kesinlikle doğru bence. Umarım o da genç kızlık aşkım Ricky Martin gibi gay çıkmaz çok üzülürüm valla bu sefer.....


 Neyse diziye dönecek olursam dizinin konusu kısaca 1800 lü yıllardan beri yaşayan 2 vampir kardeşin ve Elena isimli kızın başından geçenler.Stefan iyi huylu insan kanı içmeyen efendi vampir,Damon ise insan kanı içen,öldüren,fırlama,seksi,komik karakter. Bu kardeşleri dönüştüren ve o zamanlar ikisinin de aşık olup uğruna vampir oldukları vampirella Kathrine , Elena nın tıpatıp ikizi. Bizim kardeşler nasıl 100 yıl önce Kathrine aşık olmuşlarsa şimdi de Elena 'ya aşık oluyorlar bu yüzden hem düşmanlarıyla hem de içten içe kendi aralarında savaşıyorlar. Elena kızımız iyi kardeş Stefan ile birlikte bu yüzden Damon da kankayız diye takılıyor ama deli gibi aşık Elena'ya.(benim gönlüm Damon dan yana valla) Tabii arada vampir avcısı takılan bir kurucular konseyi, lise arkadaşları,kötü adamlar ve kötü vampirler ile de dizi heyecan dolu akıp gidiyor.
1. sezonu muhteşem ötesi bir finalle kapattılar.Yeni sezon sanırım Eylül de başlayacakmış. Ama ben herhalde seneye devam ederim izlemeye.Çünkü diziler arasında 1 hafta beklemekten nefret ediyorum. Toplu halde izlemek daha keyifli geliyor bana.Kimbilir belki Damon cığımın hasretine dayanamayıp bu seferlik istisna yapabilirim çünkü şimdiden özledim onu :)

24 May 2010

no name romanım

Roman yazmaya başladım :) Gerçi daha bir paragraf oldu ama kafamda bir sürü fikir var. Bakalım üşenmez yazabilirsem bitince neye benzeyecek. Açıkçası çok merak ediyorum :))

22 May 2010

DEPRESSIONAX :(

Sıkıntılarım ya da düşüncelerim hakkında konuşmayı sevmiyorum. İçimi kemiren bir şeyler olduğunda sadece ve sadece kendimle konuşuyorum.Düşünüyorum tartıyorum biçiyorum kendim çözmeye üstesinden gelmeye çalışıyorum. Destek olabilecek gerçekten dostum dediğim insanlara bile anlatmam ne hissettiğimi çoğu zaman.Dile gelmesinden hoşlanmıyorum içimdekilerin.ama bu da yoruyor insanı ...dışa vuramamamak kederini hüznünü...sivilce olarak çıkıyor belki de benden kimbilir...


Belki burada açabilirim içimi...onu da bilmiyorum ya..neyse deneyelim bakalım...

İşim

Aşkımın işi

Nerede yaşayacağım

Ne zaman evleneceğim

Nasıl evleneceğim

İstanbulda yaşayacak olursam şirket ne olacak

İstanbula gidersem annem ne olacak? Ondan ayrı kalmak istemiyorum

Hayatım geleceğim nasıl olacak? İstanbulda hayat şartları çok zor

Şirketi kapatmak zorunda kalacaksam birkaç ay içinde burada çabalamanın ne anlamı olacak

Aşkımı çok seviyorum bir ömür geçirmek istediğim birlikte yaşlanmak çocuk yapmak istediğim kişi o.Ama benim sevgime inanmıyor. Sadece çok düşünüyorum kimse anlamıyor

Hayal bile kurmak istemiyorum biliyormusun bu aralar.Çünkü kuracağım hayalin nasıl olacağını bile bilemiyorum.Ya da yanlışlıkla aşkıma gelecekle ilgili bir hayalimi söylesem tepki görüyorum.Annem etkilenmesin diye söyleyemiyorum. Kendim bile hayal kurmaktan korkuyorum artık.....

Bu yüzden yerli yersiz gözlerim doluyor

Bu yüzden çok çok gerginim

Bu yüzden sinirlerim çok bozuk aslında

31 yaşındayım

İşsizim

Daha doğrusu işliyim ama hayatımla alakalı hiç bir fikrim olmadığı için ne bok yediğimi bilmiyor,hiç bir işi içimden gelerek yapamıyorum .Ve sonucunda tembelsin Arcadiamia ,senin çalışmaya götün yok sözlerini yiyip oturuyorum yüzeysel sadece görüneni gören gözler tarafından....Sadece aşkım değil annem, cicim, dayım teyzem ...vs herkes böyle..Arcadiamia nın tansiyonu düşüyor...niye? sinirsel....amaaan niye sıkıyosun canını tek iş bulamayan sizmisiniz??Daha hayatta ne zorluklar var yaşayacağın sırf bu yüzden böyle olmamalısın..Hemen pes ediyosun sen ...

oldu peki...

Ya ben kimseyle konuşamıyorum ki...buraya bile doğru dürüst yazamıyorum aslında... aşkımı kırmak annemi üzmek istemiyorum..ne anlatabiliyorum doğru dürüst ,  ne de açıklayabiliyorum malesef derdimi....

Benim sinirlerim çok bozuk gerçekten. Benim sinirlerim belirsizlikten bozuk.Hiç bir şey bilememek kendin ve geleceğin hakkında çok çok sinir bozucu....

Allahım bana ve çevremdekilere dayanma gücü ve sabır ver. Ben çok çok bunaldım. Anneni üzme,aşkımı üzme diye diye ben patlamak üzereyim artık ve dayanma kuvveti istiyorum tanrım senden...

Pls.............

22.05.10

01:27

mavişehir

20 May 2010

SEVGİLİM GELDİİİİ ÇOOOK MUTLUYUM :))))  ÇOK ÖZLEMİŞİM ONU :)))

9 May 2010

Meşhur reklam şarkısını "PETEK ANNEM OLSUN BANA BİRŞEY OLMAZ" diye anlayan saftorik annemi ben çooook seviyorumm :)

Bu enfesssss çikolatalarda anneme anneler günü hediyem.Mild Chocolates'tan aldık.Özge'cim elleriyle hazırladı kutuları.Hem kutular hem çukular çok güzeldi.İçleri bitince incik boncuk kutusu olarak kullanılacaklar kadar güzel.

Mild Chocolate,Mia Cafe ve Taj Mahal Açılışı

Dün gece can arkadaşım Cicim'in doğum günüydü. İki kokosh giyindik süslendik Alsancak yollarına düştük.Önce Mia cafe-bar yanında dünya tatlısı iki arkadaşımızın açtığı Mild Chocolate'a uğradık. Sahipleri Yusef ve Özge çok şeker insanlar.Bize Yusef'in eşinin yaptığı mükemmel ötesi über lezzetli sufleden ikram ettiler.Türk kahvesi muhabbetiyle Yusef bana kahve falı baktı ve Miami'ye yerleşeceğimi söyledi :) Keşkeeee......

Daha sonra gece 1 e kadar club olan mia da demlenmeye devam ettik. Yan masamızda bizim gibi 2 kız oturuyordu. Sohbet muhabbet derken kızlarla kaynaştık ve kahkahalar ortalığı çınlattı. Mia nın sahibi cicimin doğumgünü olduğu için masaya pasta ve şampanya getirdi ve çok güzel bir doğumgünü oldu. Daha sonra eğlenmeye doyamayan bizler yan masadaki yeni arkadaşlarımızıda alarak bayraklı da yeni açılan Taj Mahal isimli cluba gittik. Tepindik,içtik,bağıra bağıra şarkılar söyledik ve fotolar çekildik. Sabaha karşı eve döndüğümde yüzümde koccaman bir gülümsemeyle sızmışım :))

8 May 2010

İnzivamın Sonu

Biraz sonra uzun çabaların sonunda teyzoşumla alışverişe çıkmaya ikna edildim. Malum depresyondayım ve 3 gündür evden çıkmıyorum diye evdekiler endişe içerisindeydi. Bu yüzden ben de teyzoşu kıramadım ve tamam dedim. Hem belki kendime ciciler alırım bahanecek belli mi olur. Bu arada cicim aradı ve sevgili problemleri yaşadığını anlattı.(Cicim benim çok sevdiğim kankim) Üstelik yarın da doğum günü. Teyzoşla alışverişten dönelim onunla buluşup Alsancak ya da Kordon'da içmeye söz verdim. Uff depresyona bile rahat rahat giremiyorum yani anlayacagın. Saçlarım da berbat durumda fön çektirmeye zamanım yok. Keşke dün kuaföre gitseydim.Ne bileyim ben bugün inzivamdan zorla çıkarılıp zorla sosyalleştirileceğimi :P

Neyse şimdi süslenmem lazım.

Bayss  xoxo

Depresyondayım :(

Garip ruh halleri içindeyim bugünlerde. Hem içim içime sığmıyor deli gibi gezmek eğlenmek istiyorum hem de oturduğum koltuktan bile kalkmıyorum 3 gündür. Sanırım depresyona girdim. Beni bu havalar mahvetti yani...

28 Nis 2010

AMELIE

Yaklaşık 1 haftadır hasta olduğum için evden çıkamıyorum.Haliyle bu güzel bahar günlerini de kaçırıyorum ve canım çokk sıkılıyor.Neyse ki bu akşamüstü sevgilim geldi ve biraz da olsa moralim düzeldi :) Akşam dvd de ne izleyelim diye bakınırken Amelie'yi izlemediğimi söylediğimde tepkisi "sen hiç film izlememişsin! " oldu :)  Neyse Amelie'yi izledik ve çoook sevdim. Sevgilim Amelie karakterini bana benzetti. Onun gibi hayaller kurmam,hayali arkadaşlar edinmem gibi şeylere çok güldük. Ama Amelie gerçekten çok güzel bir film. En kısa zamanda tekrar izleyeceğim. :)

VAMPİRLER VE BEN

Ortaokul yıllarında izlediğim filmlerle başladı vampirlere ve vampirizme olan ilgim.İlk hatırladığım vampir filmi Bram Stoker's Dracula idi.Teyzemle sinemaya gitmiş o korkuyla izlerken filmi ben hayran bakışlarla donup kalmıştım gördüğüm şeyin güzelliği karşısında. Daha sonra vampirlerle ilgili okuyabileceğim her kitabı, bulabildiğim her filmi, her diziyi izlemeye çalıştım.


2 yıl öncesine kadar okumak için çok fazla kitap bulamazdım. Vampir kraliçem Anne Rice dışında tabii...Türkçe kitaplarının yanında çevirisini bulamadığım ingilizce kitaplarını da okurdum ki hiç zevk almazdım o zaman okuduğumdan ..Hala da almam ya Türkçe olmayan kitapları okumaktan.Neyse ki Stephanie Meyer ablamız çıktı da Twilight saga ile tekrar popüler oldu vampirizm. Önüm arkam sağım solum vampir kitabı oldu. Bu sıralar benden mutlusu yok yani. Bulduğum tüm vampir ve içinde vampir olan fantasy fiction kitapları okumaya çalışıyorum. Geniş bir koleksiyonum olmaya başladı ve bunu daha da geliştirmeye çalışıyorum.

Şimdi de yeni bir blog açtım.Sadece ve sadece vampirlerle ilgili olacak ve burada okuduğum kitapları , izlediğim film ve dizileri anlatacağım. Bunları okurken hangi karakterlere aşık oldum hangisinden nefret ettim ya da ben olsam ne yapardım onları anlatacağım. Bu arada belki kısa öyküler bile yazabilirim bilmiyorum.Zaman gösterecek.....




26 Nis 2010

Zayıflamaya Yardımcı Kararlarım



Bu kararlar mutlaka uygulanacak ve hedef 10kg verilip 65 kg inilecek!!





• Her sabah ılık su içilecek
• Her sabah 15-30 dk arası egzersiz yapılacak

• Kahvaltı mutlaka edilecek

• Gün içinde 2 saatte 1 meyve yenilecek

• Günde sadece 1 bardak kahve içilecek

• Yeşil çay ve bitki çayları içilecek

• Her akşam 1 saat wii fit yapılacak

• Akşam en geç 8 de yemek yenilecek

• Bira kesinlikle içilmeyecek

• İçki olarak sadece şarap içilecek

• Her gece yatmadan önce elmasirkesi-bal karışımı içilecek

Hamiş:elma sirkesi bal karışımını içtim tek kelimeyle iğğğrennçti . Listeden bunu çıkarttım bütün gece sirke sirke koktum çünkü :))


JUNO çok çok naif bir film...

Son zamanlarda izlediğim en güzel filmdi.Filmin soundtrack ise hemen kütüphanemdeki yerini aldı bile...
KEMİKLER ŞEHRİ - KÜLLER ŞEHRİ
Woww!! Okuduğum en heyecanlı kitaplardan biriydi.Jace ve Clare'in imkansız aşkı ve periler,iblisler,kurtadamlar ve vampirlerin arasında geçen soluk kesen maceraları...Serinin 3.kitabını sabırsızlıkla bekliyorum :)

MERHABALAR :)

Herkese kocaman merhabalar.

Yaklaşık 3 senedir zaman zaman aklıma estikçe yazdığım (ki dikkat ettim genelde depresyondayken yazmışım hep)   blogumun çehresini değiştirmeye karar verdim. Öncelikle daha karanlık ve gotik tarzda olan görünüşünü değiştirmekle işe başladım. Derler ya  "geldi bahar ayları gevşedi gönül yayları " ben de bu ruh halimden  istifade daha cıvıl cıvıl neşeli bir blog yapmaya karar verdim.


Bundan böyle burayı günlüğüm gibi kullanacağım. Aşklarım,sevinçlerim,üzüntülerim,yaptıklarım,yapmadıklarım ,hep yapmak istediklerim ve yapmaya hiç cesaret edemediklerimi hep burada dillendireceğim .

Vatana millete hayırlı olaaa :)